ODALARIMIZ
Şehirden bir süre kaçıp, doğayla iç içe bir tatil geçirmek, kafa dinlemek isteyen tüm misafirlerimiz için farklı oda seçenekleriyle hizmetinizdeyiz.
Rezervasyon İçin Arayınız
DOĞA HARİKASI AKYAKA
‘Akyakaʼyı gör de yaşa...ʼ
Gökova Körfeziʼnin doğu ucundaki Akyaka, çam ormanlarıyla kaplı dağları,
akvaryum kadar berrak suları, kraliçelere layık kumsalları ve eski Muğla mimarisini yaşatan evleriyle mutluluk dağıtan bir cennet...
Türkiyeʼnin en harika kumsallarından birinin kıyısında yer alan Akyaka, bugünlerde en güzel günlerini yaşıyor. Boğucu sıcaklar ve kalabalıklar gitmiş, deniz suyu ideal sıcaklığında... Ahşap pervazlı bembeyaz evleri, üzerinde küçük balıkçı motorlarının gezindiği Azmak Çayı ve çiçekli bahçeleriyle tam bir Akdeniz güzeli Akyaka, ilk bakışta çekingen bir ruh haliyle duruyor. Kuzeyinde bin metreye kadar yükselen çam ormanlarıyla kaplı dağlar, doğusunda tatlı suların kaynadığı Kadın ve Akçapınar azmakları ile yemyeşil ovaların bulunduğu Akyaka, yıllarca gözlerden uzak bir balıkçı köyü iken 1970ʼli yıllardan itibaren kent kaçkınlarının, münzevilerin ve sanatçı ruhların buluşma adresi haline gelmiş. Derken Akyakaʼnın bakir doğasına ve yazın bile hiç kesilmeyen tatlı melteminin büyüsüne kapılıp buraya gelenlerin sayısı hızlaartmış. Buna karşın çirkin yapılaşmaya izin verilmemiş.
Yeni Akyakalıların çevre bilinci ve estetik duyguları ağır basınca yöre, 1988ʼde Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş. Bu gelenek bugün de devam ediyor. Akyaka, düzenli, dar ve temiz sokaklara karşılıklı olarak özenle yerleştirilmiş dünya güzeli evlerden oluşuyor.
Akyakaʼda sahil kahvelerinden birinde köy kahvaltısı yaptıktan sonra kumsalın bittiği noktada başlayan Orman Kampıʼnda yürüyüşe çıktım. Çam ağaçlarının gölgelediği tahta masalar, kaya platformlara monte edilmiş iskeleler, ormanlık alana çıkan uzun merdivenler, kıvrıla kıvrıla sakin koylara açılan daracık yollar...
Akyakaʼyı benzersiz kılan mimari özellikleri daha yakından tanıyabilmek için sokak aralarında kaybolmak iyi bir fikir. Akyaka evleri, Muğlaʼnın Ula ilçesindeki eski yapıların modern mimari unsurlarla desteklenmesiyle ortaya çıkmış. Yöre mimarisinin bu denli özel oluşunu sağlayan isim ise kuşkusuz Nail Çakırhan. Şair, gazeteci, mimar ve restoratör olan Çakırhan, Ulalı yapı ustalarıyla çalışarak yöredeki pek çok eve ruh vermiş. 1983ʼte Uluslararası Ağahan Mimarlık Ödülüʼnü alan Nail Beyʼin imza attığı Akyaka evleri bugünkü literatürde Çakırhan mimarisi olarak anılıyor.
Akyaka, doğayı ve yerel değerleri koruyup gürültü kirliğiyle mücadele eden yerleşimleri bir araya getiren Uluslararası Yavaş Şehir (Cittaslow) Birliğiʼnin üyesi. Türkiyeʼde 11, dünyada ise 208 üyesi bulunan bu birliğe katılmak için 50ʼden fazla kritere uymak gerekiyor. Gürültü kirliliğini ve hızlı trafiği kesmek, yeşil alanları ve yaya bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçileri ve bu ürünleri satanları desteklemek, yerel estetik öğeleri korumak bu şartlardan sadece birkaçı.
Buraya kadar gelmişken Türkiyeʼnin en iyi kitesurf merkezlerinden biri olan Akçapınar Plajıʼna uğramamak olmaz. Bu güzel kumsal, yıl boyu kesilmeyen rüzgârı, mazleme kiralama ve eğitim olanaklarıyla dünyanın dört bir yanından gelen kitesurf tutkunlarını ağırlıyor. Öğleden sonraki hedefim, Kleopatraʼnın güzellik pınarı Sedir Adasıʼnı ziyaret etmek. Antik Keidrai kentinden kalıntılarla dolu olan adada zeytin ağaçlarının gölgelediği amfi tiyatro görülmeye değer. Yarım saatlik bir ada turundan sonra Kleopatra Plajıʼnda deniz ve güneş banyosu yapmak gerçekten iyi bir tercih. Bu minik plajın eşsiz kılan asıl unsur ise kumları. Deniz suyunda bulunan karbonat, buradaki kum zerreciklerinin etrafında halkalar halinde birikerek bu muhteşem kumsalı oluşturmuş. Koruma altına alınan kumsal, rivayete göre Mısır Kraliçesi Kleopatraʼnın da inziva adresiymiş. Bu efsane ne kadar doğru bilemiyorum. Ama yörenin güzelliklerini gördükten sonra Halikarnas Balıkçısıʼna bir kez daha hak veriyorum.
Sahi ne demişti yazar? “Romaʼyı gör de öl, Gökovaʼyı gör de yaşa!..”
*Melih Uslu’nun yazısından derlenmiştir